kraldan cok kralci olmak
Kraldan Daha Fazla Kralcı Olmak

Los Galacticos’un ilk versiyonunun olduğu yıllardı, yabancı bir dergide şu başlığı gördüğümü hatırlıyorum: “Zidanelar mı, Pavonlar mı?”. Florentino Perez, bu gelişinde yine Zidane’lar yöntemini tercih etti. Doğrudur, yanlıştır bunu sonra göreceğiz. Geçmişe bakarsak, Galacticos’a giden yoldaki takımın 1, Galacticos’un 2 Şampiyonlar Ligi Kupası, 3 İspanya Ligi şampiyonluğu var. Bu bize bir anlamda ölçü olacaktır.
Bu yazının amacı da tamamen samimiyetten uzak yorumcular ve internet üzerinden yaptığı yorumlarla beni çileden çıkaran insanlara bir cevap niteliği taşıyacaktır. Şöyle ki; düzinelerce sitede okuduğum yorumlar gerçekten enteresan. Kimi kendini ispat etmiş uluslararası düzeyde tanınan futbol yazarı, kimi üniversite eğitimi almış, ömrü boyu elinde kalem tutmuş insanlar. Mantıklı düşünebilen insanların, bu konuda fanatizm nedeniyle ipe sapa gelmez yorumları enteresan.
İlk tez, Barça’nın ne olursa olsun Madrid’i geçeceği. Madrid kimi alırsa alsın Xavi, Iniesta, Messi üçlüsü Barça’da oldukça, Madrid ezilmeye mahkum olacakmış. Xavi, Messi Madrid’in bundan önceki üst üste 2 sene şampiyonluğunda -ki bundan önceki 20 puan farklaydı- takımdalardı. Iniesta ise bu kadar sorumluluk almıyordu. Hatta, 2007-2008 sezonunda, son hafta Bernabeu’da oynanacak olan maçta Real Madrid sahaya çıkarken Barçalı oyuncular şampiyon Real Madrid’i alkışlamıyor muydu? O maçtaki skor da ezici oyunla 4-1 Madrid lehine değil miyidi? Tamam, üzerine Pep geldi. Takım daha farklı oynamaya başladı. Dünya’da Amerikalılara mahsus, “tarihin en iyisi, en büyüğü, gezegenler ötesi, dünyanın en iyisi, gelmiş geçmiş” yorumları 2008-2009 model Barça için söyleniyor. Evet bazı efsanevi kadrolar vardır. Ama o kadrolar hiçbir zaman 1 senelik olmadı. Uzun bir dönem devam ettiler. Onların dönemindeyken, o takım size inanılmaz gelir. 3 sene kadar önce yenilmez olan Arsenal’in oynadığı futbol da böyleydi. 86 Arjantin, 70 Brezilya, 66 İngiltere, 90 Batı Almanya, 86 ve 00 Real Madrid, 99 MANU vs. bu tip kadrolardı. Bunların arasına 09 Barça’ yı da ekleriz. Ama daha ötesi değil. Bu yaza girmeden önce dünyanın en iyi 3 faal oyuncusu sayılsa ikisi Ronaldo ve Kaka’ydı. İkisi Madrid’e geçtiler. Bu takdir edilesi bir durum. Lig uzun bir maratondur, nefesi kuvvetli olan ve daha az hata yapan kazanır. Sonunu kestirmek zordur. Ben Madrid kesin kazanır demiyorum ama şampiyonluk şanslarının Barça’yla eşit olduğunu düşünüyorum.
İkinci tez, Madrid’in çok yüksek paralar harcayarak transfer dünyasında enflasyon yarattığıdır. Michel Platini bile anlayamadığını açıkladı. Enflasyonu Madrid yaratmadı. Ronaldo’ya MANU 50 milyon sterlin istedi de Madrid mi “yok canım hayatta olmaz, ederi 80 milyon sterlin, bunu verelim” mi dedi? Yaz başlarken ve Ronaldo, Kaka transferi kesinleşmemişken, Moratti’de Ibrahimovic’in bonservisine 80 milyon euro demedi mi? Ronaldo 2 senedir ayrılmak istiyor MANU’dan. Onu bırakmayıp köleleştiren, astronomik ücretler isteyen kulübü suçsuz da, Madrid mi suçlu? Alman futbolunun Kaiser’i Franz Backenbauer Ribery için 60 milyon euro diyor, buyurun. Ribery de bugün El-Pais, Bild, Goal’de okuduğum üzere “Ya Madrid Ya Hiç” diyor. Buna rağmen kulübü mantık sınırları içinde kalmıyorsa, suçu parayı verende değil isteyende ararsınız. Bu iş resmen “Kibar Feyzo” daki kız istemeye döndü. Hatırlarsanız Adile Naşit kız istemeden çıkışta, kız babasıyla anlaşamadığını Feyzo (Kemal Sunal)’ya şöyle söyler: “Hacı ağzıyla değil, g*tüyle konuşuyor.”
Üçüncü tez, Madrid’in yanlış yol seçtiği. Kimilerine göre Madrid, böyle yıldız satın alarak geçemezmiş Barça’yı. Tercih etmesi gereken sistem, altyapıdan oyuncular yetiştirerek başarıyı yakalamakmış. Şunu mu yapsaydı Madrid: Salla bu kadroyu. Castilla’yı aynen Real Madrid kadrosu yap. Doğru bir jenerasyon bulana kadar buyursun ezeli rakip Barça da tatlı tatlı kupaları alsın. Bizim elimizde 400 milyon euro var. O parayı da harcamayalım, gömelim. Paran varsa, gelirlerin düzenliyse, yılda milyonlarca forma satıp, her maç bütün biletleri satarak oynuyorsan, 5 kıtada taraftarın varsa, Ronaldo’yu da alırsın, Kaka’yı da, Benzema’yı da, Ribery’yi de! Altyapıya yönelmek kadar yıldız transferi yapmak da bir yoldur. Paran varsa ilk tercih edeceğin sistem budur. Arsene Wenger’i ve onun kurduğu Arsenal’i herkes beğenir. Parasıyla bir anda yeni jenerasyonun heyecan verici takımlarından olan Chelsea, Roman Abramovic satın aldığından beri her sene Arsenal’in üzerinde (hafızam beni yanıltmıyorsa, yine de ezici üstünlük Chelsea’dedir). Bu Chelsea’nin daha başarılı olduğunun bir kanıtı değil mi? Premier League tarihinin en başarılı takımı olan Man.UTD. kaç tane oyuncusunu altyapıdan yetiştirmiştir? Basit olmayalım, sosyal bir durumdan sonuç çıkaracaksak enikonu örnekleriyle ve emsalleriyle araştırıp konuşmak lazım.
Dördüncü tez, Madrid’in para babalığıyla emperyalistlik, kapitalistlik yaptığıdır. Dünyanın en büyük kapitalist kulübü olduğuna dair yorumlar dahi var. Barcelona başkanı Laporta da emperyalist dedi. Şimdi soruyoruz: Dani Alves, Messi, Abidal, Henry, Eto’o, Hleb, Marquez vs. hangi ülkelerin oyuncuları? Dani Alves’e bir defans oyuncusuna göre astronomik bir ücreti geçen sene ödemedi mi? “Dünyanın en büyük kapitalist kulübü” sözü ise komedi! Barcelona’yı tarım komünü, Liverpool’u liman işçileri, Manchester UTD.’ı emekçiler mi yönetiyor? Transferleri emek takasıyla mı yapıyorlar? Romantik Komünistler sizi! Kimin daha çok kapitalist olduğuna son dönemin kar marjları karar verir. Orada da kimin daha önde olduğu ortada.
Beşinci tez, – ki birkaç gün öncesine kadar bu kadar koyu olmasa da ben de böyle düşünüyordum- Manuel Pellegrini’nin bu takımı kesinlikle taşıyamayacağı. Manuel Pellegrini’nin, Villarreal gibi küçük bir takımı nasıl sıradışı bir şekilde İspanya’nın önde gelen kulüplerinden biri yaptığı ortada. 5 senede yaklaşık P′lik bir galibiyet oranı yakalamış. Bu Villarreal gibi takımlarda yapılması çok zor bir başarı. Güney Amerika kariyerine Universidad de Chile’den River Plate’e kadar olan yükselişi ve başarıları ortada. Benim Pellegrini konusundaki endişem, bu baskıyı kaldırıp kaldıramayacağı üzerinedir. Bu sınavı verirse, Madrid’de Del Bosque’ninkinden daha fazla başarı elde eder. Çünkü, El Inginerio’ nun taktik bilgisi otoritelerce kabul edilmiş, deneyimli bir antrenör olduğu su götürmez. Kesinlikle başarısız olacağını söylemek, cahilliktir!
Genel olarak bütün yorumların ana fikirlerini böyle toparladım. Ben Florentino Perez’in bu sene nokta birkaç transfer yaparak bitireceğini düşünmüştüm. Çünkü, bu kadro son 3 yılda 2 şampiyonluk kazandı. Barça’ya göre daha başarılı. Duyan gören son 10 senede her yere damgasını vurdu sanır ya, aldanmayın. Şampiyonlar Ligi yarı finalinde hakem faciası olmasa Chelsea Roma’da olacaktı. Söylemek istediğim, Barça’nın kötü olduğu değil, ama yenilmez de olmadığıdır. Florentino sadece transferleri abarttı, anladığım kadarıyla rakip taraftarları da oldukça korkuttu. Yoksa meyve veren ağaç bu kadar taşlanmazdı.
------------------------------------------
