Vestibulum eu dui eget diam urna- eBusiness Wordpress Theme

İmFix Yazılar

amerikadaki mizah anlayisi

Amerikadaki Mizah Anlayışı ve Gülünecek Halimize Gülmeyen Bizler

Mizah anlayışımızın ülkemizde ne kadar farklı olduğunu, Family Guy’da izlediğim bu bölümden sonra bir kez daha gördüm. Elbette kültürel, geleneksel farklılıkların bunda etkisi büyük. Aynısı bizde olsaydı, sanırım çekemez, katlanamaz, sansür koyar, yayından kaldırır, Taksim’de yürürdük. Amerikalılar için de şunu söyler geçerdik: “Adamlar geniş abi!”

Family Guy’daki o bölümün daha anlaşılır olması için, bölümden bazı fotoğrafları yazının devamında görebilirsiniz.

Sizce mizah anlayışımızdaki farklılığın coğrafyayla, insanla ne kadar ilgisi var? Toplumun “kaldıramayacağı” şakaları gördükten sonra tepkimiz ne derece sert olur? Bence, o bölümü izledikten sonra bu ülke “yıkılır”. Peki nedir bu bölümde olan biten? Anlatayım:

Bölümün adı: “Bill and Peter’s Bogus Journey”. Family Guy’ın, beşinci sezon, on üçüncü bölümünde karşımıza çıkan karakter, Bill Clinton. Amerika’daki yayın tarihi 11 Mart 2007. Peter, Bill Clinton’ın arabasını tamir ederken sakatlanıyor. Bill Clinton da Peter’ı ziyarete geliyor. Hemen belirtelim; bu bölüm, “televizyon yayınına uygun olmayan sahneler içerdiği” gerekçesiyle sansüre uğramış. Yok yok! Bizde değil! 5 sahnenin sansürlendiği, bu sahnelerden bazılarının Fox’ta gösterilmediği, ancak sansürlü sahnelerin DVD sürümünde – sansürsüz- görülebileciğini söyleyebilirim. Amerika’da da sansüre maruz kalmışsa, bizim ülkenin “yıkılması” aşırı bir tepki olarak görülmemeli. Çünkü, “bize göre” (RTÜK) sansürlenmesi gereken o kadar çok sahne vardı ki! Birkaçını sayacak olursak:

- Bill Clinton’ın çıplak şarkı söylediği sahne.

- Bill Clinton’ın Peter’la “ot” içtiği sahne. (mozaik şart!)

- Bill Clinton’ın Louis ile yattığı sahne.

- Bill Clinton’ın Peter’la yattığı sahne (final sahnesi).

Evet! Yukarıdaki bütün sahneler aynen verildi. Eğer ben bir Amerikalı olsaydım, dizimi izleyip, gülüp geçerdim. E, sonuçta “geniş insanlarız abi! (bro!)”. Ancak durumun Türkiye’de olduğunu varsayalım. Bill Clinton’ın yerine konacak karakteri siz seçin ve kendinize saklayın. Sadece çıplak şarkı söylenen ya da “ot” içilen sahne “bile” yayınlansa olay olmaz mı? “Bile” diyorum çünkü diğer sahneleri ülke olarak kaldıramayız!

3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un “Genel ahlâk, toplum huzuru ve Türk aile yapısına aykırı” yayın yapılmaması ve “Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek” yayın yapılmaması ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle yayın durdurma cezası verilmez miydi? Yoksa kanal mı kapatılırdı?

Bizde böyle siyasî karakterlerin oynadığı bir tek Bizimcity var, o kadar. Biz de siyasîlerimizi “şaka” yollu eleştirsek, yersek, övsek, göklere çıkarsak kötü mü olurdu? Family Guy’da, Bill Clinton’a yapılan şey, Bill Clinton’dan ne eksiltti acaba? O da dava açmış mıdır sizce? Yoksa gülüp geçmiş midir? Tamam, tamam! Yine “topluma, insana, coğrafyaya göre değişir, bize ters!” dediğinizi duyar gibiyim. E, haklısınız da, ne diyebilirim ki?

Elbette, burada “Biz de onlar gibi olalım! Böyle şeylere alışalım. Ne var ki böyle şeylerde?” demeyi savunmuyorum. Mizah anlayışımız o kadar katı ki, en ufak bir şeyde dava açabiliyor, hakkımızı “yasal yollara başvurarak” arayabiliyoruz. Arada bir gülsek, mizaha “saygı” duysak fena mı olur? Öyle ki, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açtığı davalar, Vikipedi’ye makale olmuş. (bkz. Dava Konusu Olmuş Recep Tayyip Erdoğan Karikatürleri)

Hatırlayın! İtalya Başbakanı Romano Prodi, hükümeti güvenoyu alamayınca istifa etmişti. Ünlü karikatürist Laura Pellegrini de, L’Unita gazetesindeki köşesini, Prodi hakkındaki ölüm ilanı ve taziye mesajlarını içeren 11 kutucukla doldurmuş, sayfadaki tek konuşma balonunda ise Prodi kastedilerek, “Benim için artık o ölmüş biri” cümlesi yer almıştı.

Kendisi hakkındaki bu mizahı tebessümle karşılayan Prodi, daha sonra karikatürist Pellegrini’yi telefonla arayarak, “Çok eğlendim biliyor musunuz? Zor günlerde mizah insanın moralini düzeltiyor. Bu nedenle size teşekkür ettiğimi belirtmek için arıyorum” demişti.

Prodi, gelen telefon nedeniyle şaşkınlık içerisindeki Pellegrini’ye, “Hükümetim güvenoyu alamadı, ama ben ölmüş değilim. Hayattayım ve sapasağlamım” diye konuşmuştu. Pellegrini, Prodi’nin bu jestini takdire şayan bir davranış olarak niteleyerek, “Başının böylesine dertte olduğu bir dönemde, kendisini konu alan karikatürlere göz atması gerçekten takdir edilesi bir durum. Üstelik bununla yetinmeyip, seni arayarak ne düşündüğünü de açıkça söylüyor” diye konuşmuştu. (Kaynak: Milliyet)

Böyle jestleri görmek için acaba daha ne kadar beklememiz gerekecek? Yoksa hiç göremeyecek miyiz? Tek derdim, mizah anlayışımızın biraz “yumuşaması”. O zaman daha rahat gülecek, daha özgür çizmeyecek miyiz? “Demokrasi” mize katkı sağlamış olmayacak mıyız? Hadi, mizah için üç kere: hah hah hah!

------------------------------------------
"Amerikadaki Mizah Anlayışı ve Gülünecek Halimize Gülmeyen Bizler" Adlı Yazım Kaynak Belirtilmek Şartı İle Kullanılabilir. Ali ERKURT
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol